içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

DELEGE İSTERSE, BAŞARDIK, GÖREVE HAZIRIM, TALEBİM YOK, KARİYERİZM,..!
Son günlerde en çok ifade edilen kelimeler; yazımın başlığını oluşturduğu gibi, bu ve benzeri kelimeler, cümleler aynı zamanda Türkiyenin gündemini oluşturuyor. İktidar da bir yandan bu tür cümlelere kıs kıs gülüp ve havuz medyası aracılığıyla bunları köpürtürken, diğer yandan ortamı eskisinden daha fazla gererek; izlediği politikalar nedeniyle sebep olduğu açlığı, işsizliği, işlenen kadın cinayetlerini, yok ettiği özgürlükleri ve getirdiği istibdat rejimini, artan yobaz dinci akımların sapkınlıklarını gizlemek için hergün gündemi değiştiriyor. Ortağını ve kendi içindeki insanlık düşmanlarını, memnun etmek için Can Atalay ve onun gibi binlerce düşünce tutsaklarını yargı kararlarına rağmen içeride tutuyor.
Oligarkların istediğ ömürlerini uzatmak!
AKP İktidarı her gelişmeyi kendi ömrünü uzatmak için kullanıyor. Sözcüleri, lideri konuştuğunda mangaldan kül bırakmıyor. Örneğin: İsrail faşist bir devlet; Netanyahu faşist bir lider; haddini aşma Netanyahu; bizi başkalarıyla karıştırma İsrail gibi sözcükler akşam sabah kamuoyunda yer alıyor. Peki bu ifadeler doğru mu? Filistin'de Emperyalizm ve uşağı Netanyahu tarafından gerçekleştirilen ve 40.000'nin üzerinde insanın katliamına karşı, verilen mücadelede AKP sami mi? Cevap elbetteki hayır? Samimi olsalar başlatılan soykırımın üzerinde 10 Aydan fazla zaman geçti, iktidar daha yeni BM'ye başvurdu saldırılar durdurulsun, savaş suçluları cezalandırılsın diye. Bu gecikme insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Yine tepkiler çığ gibi büyümeseydi, İsrail'e ihracat (ki, daha yeni) durdurulmayacaktı. Bu riyakarlık değilde nedir? Bu siyasi çıkar uğruna her yolu mübah görmek değil de nedir?
Peki muhalefet doğru yolda mı?
Bu soruyu olumlu cevaplandırmak mümkün değil. Kahvede, sokakta, iş yerlerinde sade vatandaşa "bu soruları sorsanız" soruları ve önerileri şunlar olurdu:
● "Yerel seçimlerden birinci parti olarak çıktınız. Bu çok önemli, aman ha bu havayı bozacak birşey yapmayın" derdi.
● "Bir Planlama ve Üretim merkezi kurun, oradan geleceğe ilişkin politikalar üretin ve devamla; CHP'nin1959 Kurultayında ürettiği belgeler, sonraki sürecin temel belgeleri olmuştu, o nedenle bizim geleceğimize ışık tutacak projeler, politikalar üretin" derdi.
● "Kirizleri iyi yönetin! AKP'nin kazdığı çukurlara düşmeyin" derdi.
● "Yerel Yönetimlerin kazanılmasında partinin, adayların, açlığın, işsizliğin dolayısıyla AKP'den kaçışın katkıları önemli ve değerliydi ancak 2028 veya öncesi bir seçimi sadece bu olumlu faktörlerle kazanamayız, yerel yönetimlerin tümünde birlik, bütünlük ve daha çok başarıya ihtiyacımız var. Bunu sağlamak için herkesin kenetlenmesi gerekir" derdi.
● "AKP Yerel yönetimleri kilitleyip, işlevsiz hale getirmek için adımlar attı. Buna karşı muhalefetin adımlarını çoğaltmak için, kriz platformları kurun, oradan bunları konuşun" derdi.
Bunlar mı, yoksa başka şeyler mi konuşuluyor!
Ne yazık ki, muhalefet partisi olarak bunları konuşmuyoruz. Gündem bizim lehimize gelişiyor, anketlerde bizi birinci parti gösteriyor diyip, kulağımız üzerine yatarsak, gelecek bizimdir beklentisinin gerçekleşmesi zorlaşır. Hep birlikte bakalım, eğer aşağıda sıralayacaklarım konuşulursa özlemini duyduğumuz sonucun alınıp, alınamayacağına!
● Liderimizin biri çıkıp "benim liderliğimde parti birinci parti oldu, Kemal Bey dahil hiçbir liderin döneminde birinci parti olamadı" derse, bu söylem özlemini duyduğumuz sonucu getirir mi?
● Başka liderimiz çıkar " delege isterse aday olurum" derse, buradan özlemini duyduğumuz sonuç çıkar mı?
● Türkiye'yi geren, komşularımızla bizi konuşamaz hale getiren, içeride düşmanı dost gösterip, devletin içinde cirit attıran, sonra bu yaptıklarından sorumlu değilmiş gibi darbe girişimine sebep olan AKP anlayışı, orta yerde dururken, liderimiz çıkıp; "gerilim istemiyoruz, biz yumuşamadan yanayız" derse, özlediğimiz sonucu nasıl alacağız?
● Kadın ve Gençlik Kolları kongrelerinde gırtlağımıza kadar işin içine ana kademelerimizi sokup, hatta geçmişte genel başkanın adayı diye lans edilen, şimdi de yeni bir arkadaşımızı genel merkez adayı olarak ilan eden kulisler, örgütlerde yaygınken ve bu anlayış nedeniyle örgüt içinde kırılmalara, kırgınlıklara, ötekileştirmelere sebep olunuyorken, özlemini düşlediğimiz sonuca nasıl kavuşacağız?
● Tüzük Kurultayı yapmaya 20 günümüz kaldı. Daha genel merkezin taslağı Kurultay Delegelerimize, Örgütlerimize gelmedi. Tüzüğümüzü ortak mı yapacağız yoksa genel merkez mi yapacak? Bu konuda şeffaflığımızı ilan etmezsek, demokratik bir tüzüğü yapmadan ülkeyi nasıl demokratik- leştireceğiz, bunu ilan edemiyorsak üyelerimize nasıl güven vereceğiz? Güven vermezsek iktidarımız nasıl gerçekleşecek?
● Hayvanların katledilmesini sağlayan yasa nedeniyle Avrupa'da boykotlar başladı. İktidarın başlattığı ve Turizmi bitiren bu olumsuzluğu durdurmak için daha aktifleşmezsek, özlemini çektiğimiz sonuca nasıl ulaşacağız?
● Daha fol yok yumurta yokken, yerel öncülerimiz kendilerini İBB'ye başkan olmaya kilitlerse ve cepheler oluşursa birliği nasıl sağlayacağız, karanlıkları nasıl yırtacağız?
● CB için gösterilecek adayları neredeyse 2 yıl tartışmıştık. Bu kanalın açılmasına, eski merkez yönetimimiz sebep olmuştu.Tıpkı; 2023 seçimlerinde yapılan gibi, daha şimdiden tartışmaya başlarsak ve sonunda birliğimizi bozarsak, geleceği nasıl kazanacağız?
● Örgütlerimiz geleceği yeterince konuşmuyor. Ağırlıklı konuşmalar olağan ya da olağanüstü kongreler. Bu anlayışı yıkamazsak, nasıl iktidarı yakakalayacağız?
Bu yazı 1789 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum