içerik yükleniyor...Yüklenme süresi bağlantı hızınıza bağlıdır!

HUKUKSUZLUĞA SON, GEZİ TUTSAKLARINA ÖZGÜRLÜK!
Yıl 2013, Mayıs'ın son günleriydi. İktidar, Taksim GEZİ Parkını dümdüz ederek, Osmanlı dönemindeki Topçu Kışlasını yeniden yapmak için harekete geçti. Müteahhit hazırdı, makineler sokuldu. Bu haber duyulunca halk Taksim'e hücum etti. İkridarın, gaz, baskı, zulümle başlayan kararlarına karşı, halkın çığ gibi tepkisi gelince, iktidar geri durdu ancak sabahın alaca karanlığında tekrarlanan gazlı saldırı, her şeyin tuzu biberi oldu ve çevreyi koruyanlar, yurtseverler tepkilerini büyüttüler.
Muhalefette halkla birlikte davranınca, iktidar iyice şaşırdı ve şiddeti daha artırdı ve Türkiye'nin her yanına yayılan protestolara ölümcül davranmaya başladı. Gaz, jop, toma, pala, kılıç, kurşun, tutuklama devreye sokuldu ve 11 gencimiz toprağa düştü.
Ne güzel demiş Nazım Hikmet:
"Sen de çıkar
göğsünün kafesinden yüreğini;
şu güneşten düşen ateşe fırlat;
yüreğini yüreklerimizin yanına at!
Akın var güneşe akın!
Güneşi zaaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!"
Evet Dostlar, Güneşin zaptı yakın. Hangi suçlamaları yaparlarsa yapsınlar, GEZİ direnişine katılanlar ne bir teröristiler ne de bir kalkışmacı. Onlar sadece ve sadece anayasanın kendilerine verdiği hakları kullanıyorlardı. Yani yanlış buldukları iktidarın kararlarını protesto ediyorlardı.
Şiddet uygulayan, provokasyon yapan, manipüle eden iktidarın görvlendirdiği resmi kişiler ve koruduğu gayri resmi karanlık kişilerdi. Bu provokasyonlarla tam 11 masum insan öldürüldü, 8.000 masum insan yaralandı, 3.000 masum insan tutuklandı. Yetmedi Osman Kavala, Mine Özerden, Çiğdem Mater Utku, Tayfun Kahraman, Can Atalay hâlâ tutsak.
"Gün gelir mazlumun ahı, zalimleri yener.
Gün gelir zalimler gider ve zulüm biter!
Bu yazı 3102 defa okunmuştur.
YAZARIN DİĞER YAZILARI
FACEBOOK YORUM
Yorum